beñ

beñ

Saçta, sakalda beliren beyazlık: Sakalına ben düşmüş.


beñ

Dağ veya tepenin görünmeyen kısmı, ardı.


beñ

Meyvelere düşen olgunlaşma belirtisi, alaca.


beñ

Saçta ve sakalda ilk aklık.


beñ

Hayvanları avlamak için tuzağa konulan yem.


ben

(I) a. 1. Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı: “Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır” -Âşık Ömer. 2. En çok üzümde görülen olgunlaşma belirtisi. 3. hlk. Saçta, sakalda beliren beyazlık.


ben

(II) a. hlk. 1. Olta veya tuzağa konulan yem. 2. Kuşun yavrusuna taşıdığı yem.


ben

(III) zm. 1. Teklik birinci kişiyi gösteren söz: “Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben” -A. K. Tecer. 2. a. ruh b. Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç. 3. a. fel. Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego.


ben Fr. Naevus
ben

Meyvede, en çok üzümde olgunlaşma belirtisi: Üzümlere ben düştü.


ben

1. Kuşun yavrusuna taşıdığı yem, yiyecek. 2. Oltaya takılan yem.


ben

Ben, tendeki koyu renkli leke veya kabartı


ben

Ben (1. teklik şahıs zamiri)


ben

Ben. || be: bana || ba: bana || baa: bana || been: bana || behen: bana || bana: bana || bene: bana || bene: beni || mene: beni || benem: benim || benim: benim || benüm: benim || bennen: benimle


ben İng. myself

1. Bilinçli bireyin kendini başkalarından ayırmasını dile getiren sözcük. 2. Bilinç edimlerinin taşıyıcısı. (Ör. Descartes'ta düşünen varlık, düşünen töz; Hume da tasarımlar demeti.)


ben İng. nevus, naevus

Yüzde ve vücudun diğer bölgelerinde görülen, tümör özelliğinde olmayan yerel leke veya işaret. Doğuştan veya sonradan sinir, bağ doku, eklenti bezleri ve damar gibi doku yapılarını fazlalığı veya eksikliği sonucu yavaş olarak biçimlenir, mole, nevüs.


bên

Ben, 1. kişi zamiri


beñ için benzer kelimeler


beñ, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca, b harfi ile başlar, ñ harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'b', 'e', 'ñ', şeklindedir.
beñ kelimesinin tersten yazılışı ñeb diziliminde gösterilir.