a. 1. Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri: “Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun.” -Ö. Seyfettin. 2. Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika: “Kadın diye eşini bellemiş, dürüst, aile babası bir adamdır.” -Z. Selimoğlu. 3. Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri: Güvercin eşini arıyor. 4. İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner: Briçte kuvvetli bir eş seçti. 5. hlk. Kuma, ortak. 6. hlk. Arkadaş. 7. hlk. Döl eşi.


Fr. Placenta

1. Kuma, ortak. 2. Arkadaş. 3. Birbirine düşman kimseler: Behey insan sen bunun eşi misin de bu kadar eksik tarafını arıyorsun.


İnsan ve hayvanlarda doğum sırasında, bebek ya da yavrudan sonra gelen etsi madde, son, etene.


İyi.


Eş, benzer


< T. eş: Arkadaş, eş


İng. placenta

Dölütle dölyatağını birbirine birleştiren, doğum sırasında çocuktan sonra çıkan; halk arasında çocukla eş tutulan, bu nedenle çocuğun yazgısını, karakterini, gelecekteki işini etkileyeceği inancıyla birtakım geleneksel ve büyüsel işlemlerden geçirilen zar.


İng. placenta

1. Etene. 2. Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri.


eş, (iş)

1. Karı ve kocadan her biri. 2. Arkadaş, dost, yâr. 3. Nazır, benzer, şerik.


Fr. Iso
êş

Eğiş


, 2 karakter ile yazılır. Ayrıca, e harfi ile başlar, ş harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'e', 'ş', şeklindedir.
kelimesinin tersten yazılışı şe diziliminde gösterilir.