güzel
sf. 1. Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı: Güzel kız. Güzel çiçek. Yalının en güzel odası bizimdi. 2. İyi, hoş: Güzel şey canım, milletvekili olmak! -Ç. Altan. 3. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran: Güzel bir fırsat. 4. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran: Güzel duygular. Güzel hareketler. 5. Görgü kurallarına uygun olan. 6. Sakin, hoş (hava): Güzel bir gece. 7. Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı: Güzel vaatler. 8. Pek iyi, doğru: Güzel güzel amma! 9. a. Güzel kız veya kadın: Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar. -A. H. Çelebi. 10. a. Güzellik kraliçesi. 11. zf. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde: Güzel konuştu. 12. zf. Adamakıllı, şiddetli: Karıkoca bu kuzu yüzünden güzel bir kavga ettiler. -Ö. Seyfettin.
güzel
Güzel; güzel kimse. || gözel
güzel İng. beautiful
(Sözcüğün somut anlamı: Görmeyle ilgili, göze hoş görünen). Estetiğin temel kavramı; değer yargılarının ana kavramlarından biri. Güzel, genellikle uyumlu birlik olarak kabul edilir. Platon'dan beri güzel üzerine çeşitli öğretiler geliştirilmiştir.
güzel Fr. Le beau
İnsanın estetik duygusunu heyecana getiren hal.
güzel Fr. beau
Biçimindeki uyum ve ölçülerindeki dengeyle hayranlık dugusu uyandıran ve hoşa giden (yazı, şiir, yapıt).
Güzel Köken: T.
Cinsiyet: Kız Hoşa giden, hayranlık uyandıran, beğenilen.
Güzel
Diyarbakır ili, Çermik ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
güzel için benzer kelimeler
güzel, 5 karakter ile yazılır. Ayrıca,
g harfi ile başlar, l harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'g', 'ü', 'z', 'e', 'l', şeklindedir.
güzel kelimesinin tersten yazılışı lezüg diziliminde gösterilir.