haraza

haraza

(I) a. hlk. 1. Kavga, gürültü, karışıklık: “Yine mi kavga erenler? Yine mi haraza?” -A. Gündüz. 2. Öfke, sinir.

II) a. hlk. Sığırın öd kesesinden çıkan taş.


haraza

Ciğer hastalığı, öksürük: Ahmet harazalıdır.


haraza

Biçilirken tarlaya dökülen tohumlardan ertesi yıl kendiliğinden yetişen filiz.


haraza

1. Büyük baş hayvanların iç organlarından çıkarılan ve sarılık hastalığına iyi gelen bir madde. 2. Çok semirmiş hayvanlarda kalbin çevresinde oluşan yağ. 3. Sığır ciğerinden çıkarılan, öde benzeyen bir madde.


haraza

Her yer: Evin harazasını aradım dolabın anahtarını bulamadım.


haraza

1. Kavga, gürültü, karışıklık: Harazayı bırakın da güzelce görüşelim. 2. Öfke, sinir: Amma harazalı kadın ha. 3. Heyecan: Dünkü filim çok harazalı idi.


haraza

Kuyuların ağzına geçirilen oymalı taştan yapılmış çember, kuyu bileziği.


haraza

Kesim hayvanlarının ödünde ve şirdeninde hasıl olan taş.


haraza için benzer kelimeler


haraza, 6 karakter ile yazılır. Ayrıca, h harfi ile başlar, a harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'h', 'a', 'r', 'a', 'z', 'a', şeklindedir.
haraza kelimesinin tersten yazılışı azarah diziliminde gösterilir.