haz

haz, -zzı Ar. §a©©

a. 1. Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk: “Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti.” -A. H. Çelebi. 2. fel. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma. 3. müz. Ezgi. 4. ruh b. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku: “Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı.” -A. Ş. Hisar.


haz

Borç, ödünç.


haz

1. Ödünç alınan sütlerin kaşık sapı ile ölçülüp işaretlenmiş yeri. 2. Süt ölçeği olarak kullanılan üzüm çubuğu.


haz

İştah.


haz

Gül ve ağaç yapraklarına dadanan bit, böcek.

< Far. has) has, marul


haz

Ağaç kertmesi

< Ar. hazz) Haz, sevinç


haz İng. pleasure

1. Duygunun, içinde bulunduğu durum bakımından temel niteliklerinden biri; acının karşıtı olarak hoşlanma, tad alma. 2. İstek duyulan bir şeyi elde etmeden doğan hoşnutluk duygusu. 3. Bir şeyden duyusal ya da tinsel sevinç duyma, bk. hazcılık


haz için benzer kelimeler


haz, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca, h harfi ile başlar, z harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'h', 'a', 'z', şeklindedir.
haz kelimesinin tersten yazılışı zah diziliminde gösterilir.