iz
a. 1. Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare: Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm. -S. F. Abasıyanık. 2. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti: Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı. -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare: Cinayet izleri. 4. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser: O çağ uygarlığından iz kalmadı. 5. mat. Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit.
iz Fr. Strie
iz Fr. Sillon
iz
İs.
iz
İz (ayak)
iz İng. track
Mıknatıslı kuşak, teker ya da davul gibi veri saklama ortamlarında veriyi oluşturan imlerin dizileceği öngörülen, kuşakta boylamasına, tekerde yüzeyi kapsayan eşmerkezli çemberler, davulda yüzeyi kapsayan ve eksen üzerinde merkezleri dizilen koşut çemberler biçiminde düşünülmesi gereken çizgi.
iz İng. trace
iz İng. track
iz İng. trail
iz İng. trace
iz Osm. isr
(matematik)
iz Osm. intibâ'
(biyoloji)
İz Fr. Empreinte
iz, 2 karakter ile yazılır. Ayrıca,
i harfi ile başlar, z harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'i', 'z', şeklindedir.
iz kelimesinin tersten yazılışı zi diziliminde gösterilir.