ödev

ödev

a. 1. Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe: “Şimdiye kadar ihmal ettiğim için kendimi suçlu saydığım bir ödevi yerine getirdim.” -N. Hikmet. 2. Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma: “Öğretmenleri ödev vermiş, ders çalışıyorlar.” -A. Ümit.


ödev İng. assignement

1. Belli bir ders konusu ya da ünitesi ile ilgili olarak öğrencinin yapması gereken zihin ya da beden çalışması. 2. Tek bir öğrenciye ya da bütün bir sınıfa, üzerinde düşünmeleri ve çalışmaları için verilen konu, sorun, iş. bk. ev ödevi, sınıf ödevi.


ödev İng. duty

Yapmak zorunda olduğumuz, yapmamız gereken şey; ahlakça yükümlü olduğumuz şey. Ödev duygusu: 1. Ödevlere karşı sorumluluk duygusu. 2. İstemelerimizin belirleyicisi olarak ahlak yasası üzerine bilinç (Kant).


Ödev

vazîfe. ~ ler: vezâif, vazîfeler.


ödev için benzer kelimeler


ödev, 4 karakter ile yazılır. Ayrıca, ö harfi ile başlar, v harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'ö', 'd', 'e', 'v', şeklindedir.
ödev kelimesinin tersten yazılışı vedö diziliminde gösterilir.