öñ

öñ

1. Önce, mukaddem, evvel. 2. İleri, üstün, makbul.


ön

a. 1. Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı: “Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor.” -A. Ümit. 2. Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı: “Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim.” -B. Felek. 3. Bir kimsenin ilerisi: “Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi.” -S. F. Abasıyanık. 4. Yakın gelecek zaman: Önümüz kış. 5. Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü: “Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık.” -P. Safa. 6. Önce olan, ilk: Ön söz. Ön görüşme. 7. Civar, yöre: Kanlıca önlerine geldiler. 8. sf. Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan: “Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım.” -A. Gündüz.


ön

öğün.


ön

o gün.


ön

İlk, ilk gün.


ön

Ön (bk. ün)


ön

bk. anteriyör


ön Alm. vor

Vücudun, ortasından geçen çizginin yüzden yana gösterdiği yön; gövdenin, göğsün bulunduğu yüzeyi ve yönü.


ön Osm. kuddâmî, kuddâm

(biyoloji)


ön İng. 1. foreground, 2. stalls

Sinema/TV. Görünçlüğün önündeki bölüm; öne düşen yerler. Dip karşıtı. Sinema 2. Bazı ikinci, üçüncü sınıf sinemalarda görüntülüğe en yakın sıralar.


ön Alm. anterior

(karşılık: anteriyör,) (Lat. anterior=önce): Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre ilerde olan bölgesi.


öñ, 2 karakter ile yazılır. Ayrıca, ö harfi ile başlar, ñ harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'ö', 'ñ', şeklindedir.
öñ kelimesinin tersten yazılışı ñö diziliminde gösterilir.