su
(I) a. 1. Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab: Kar üstüne dökülü kaynar su gibi işleyici gözlerini mezara dikmiş, bakıyor. -R. N. Güntekin. 2. Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu: Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. -F. R. Atay. 3. Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı: Portakal suyu. Domates suyu. 4. Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı: Çiçek suyu. Gül suyu. 5. Yemeğin sıvı bölümü: Belki de iki bardak turşu suyu içecek. -S. F. Abasıyanık. 6. Kez: Meyveleri iki su yıka. 7. Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik: Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.
su, -yu
(II) a. Sutaş.
su
1.Halı, perde, örtü vb. eşyaların dört kıyısına konulan çizgiler ya da çiçek biçiminde süsler: Şu halının suyunu ne güzel dokumuşlar. 2.Kumaşlarda kenar çizgisi. 3.Tahta ve odun gibi şeylerde liflerin yolu, doğrultusu: Tahtanın suyu yanlamasına olduğundan düz yarılmıyor. 4.Çocuk oyunlarında çizilen çizgi. 5.Uçantop alanının kıyı çizgisi : Top suya düştü
su
Huy, yaradılış : Suyuna göre davranırsan kötülük yapmaz.
su
Zaman, vakit : Ağşam sularında, dokuz sularında yola çıkmıştım.
su
Tazelik, canlılık, gençlik için: Su gibi kadınsınız, evlat yetiştirmekten neden çekinirsiniz?
su
Hal, durum : İşler ne sularda?
su
Utanma duygusu, ar : Kız kısmının yüzünde su vardır.
su
Kez (giysi yıkamak için) : İki su yıkamak.
su
Çizgili aşık oyununda enekle vurulan aşığın çember dışına çıkmayarak tam çizgi üstünde kalma durumu
su
< ET suv
su, 2 karakter ile yazılır. Ayrıca,
s harfi ile başlar, u harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
's', 'u', şeklindedir.
su kelimesinin tersten yazılışı us diziliminde gösterilir.