sulu

sulu

sf. 1. Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı: “Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?” -R. N. Güntekin. 2. Suyu çok olan: “Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu.” -Ö. Seyfettin. 3. İçine su katılmış, sulandırılmış olan: Sulu süt. 4. mec. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse): “Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur.” -M. Ş. Esendal.


sulu Fr. Aqueux, se
sulu

Gevşek bükülmüş ipek, pamuk, yün v.b. şeyler


sulu

Etle pişmiş sebze yemeği.


sulu İng. hydrated, hydrous

Su molekülleri ile kuşatılmış, hidratlanmış.


sulu

Patatesli et haşlaması. (Sarıkeçili -Gaziantep)


sulu (I)

Taze, solmamış.


sulu (II)

Su taşımakta kullanılan.


Sulu

Kütahya ili, Köprüören bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


sulu için benzer kelimeler


sulu, 4 karakter ile yazılır. Ayrıca, s harfi ile başlar, u harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 's', 'u', 'l', 'u', şeklindedir.
sulu kelimesinin tersten yazılışı ulus diziliminde gösterilir.