uç, -cu

a. 1. Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası: “Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu.” -A. Gündüz. 2. Bir şeyin baş veya son noktası. 3. Bir şeyin kenarı: “Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz.” -R. H. Karay. 4. Dış kenar, periferi. 5. Bir uzaklığın son noktası: “İstikbal bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor.” -F. R. Atay. 6. Bir şeyin başı, tepesi. 7. Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde. 8. sf. Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem. 9. tar. Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak.


Fr. Extrémité
Fr. Pointe
Fr. Sommité
Fr. Acmé
Fr. Apex

Amaç


1. Issız, uzak yer. 2. Kıyı. 3. Sınır.


Sonuç: Ucunda ölüm yok ya!


Avuç.


Üç


İng. terminal

Bir veri iletişim ortamında veri giriş-çıkışını sağlayan donanım birimi ya da donanım birimleri topluluğu.


Osm. müntehâ

son (matematik)


İng. terminal

Sinema/TV. 1. Bir elektrik bağlantısının yapıldığı nokta. 2. Akımın bir aygıta giriş ve çıkış noktası.


İng. reverse shot, over-the-shoulder

Sinema/TV. 1. Önde bir cismin ya da bir kişinin yalnız bir parçasının göründüğü çekim. 2. Açı - karşı açı yapılırken kişilerden birinin ya da her birinin omzundan sırayla öbürünün görünmesi.


İng. March

Türk devletlerinde genel olarak sınır ya da sınır boylarındaki eyalet ve sancaklara verilen ad.


Budaklarından temizlenmiş kesik ağaç (Yenikent *Aksaray -Isparta)


1. Son, nihayet, netice. 2. Kenar. 3. Hudut, serhat, sınır. 4. Sebep, vesile.


Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Son, nihayet. 2. Kıyı, kenar. 3. Sınır, hudut. 4. Neden, sebep.


Osm. Kutup
UÇ.

bk. uzak çekim


, 2 karakter ile yazılır. Ayrıca, u harfi ile başlar, ç harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'u', 'ç', şeklindedir.
kelimesinin tersten yazılışı çu diziliminde gösterilir.