ala

ala

sf. 1. Karışık renkli, çok renkli, alaca: Ala kilim eskimiş. 2. a. Alabalık. 3. hlk. Açık kestane renginde olan, ela (göz). 4. a. hlk. Kekliğin boynundaki siyah halka.


ala Fr. Lèpre. Syn. éléphantiasis des
ala

1. Siyahla beyaz karışık renk, siyahlı beyazlı. 2. Kahverengi ile kırmızı arası bir renk. 3. Açık kahverengi, ela (göz hakkında). 4. Kekliğin boynundaki siyah halka: Palazın alaları çıktı. 5. Çok renkli, karışık renkli: Ala kilim eskimiş. 6. Beyaz rengi çok olan şey, kirli bez. 7. Açık al, doru ile al arası bir at donu.


ala

1. Olgunlaşmamış, ham kavun, karpuz, meyva. 2. bk. alaca (I)-1. 3. Yarı, yarım: Ala çiğ. Ala sulu. 4. Sulanan tarlada kuru kalan yer. 5. Tarlada sabanın atladığı yer, sürülmemiş toprak. 6. Siyah, beyaz lekeli bir çeşit deri hastalığı.


ala

1. Sergi eşyası olarak kullanılan bir çeşit pamuklu dokuma. 2. Yerlilerin el tezgâhlarında dokudukları renkli pamuklu bez. 3. Kareli bezden yapılmış ekmek bohçası: Acıktıysan alada ekmek var, al ye. 4. Önlük, kırmızı peştemal. 5. Siyah, beyaz iplikten dokunan ve çobanlar tarafından kullanılan üstlük. 6. Keklik avında kullanılan, çeşitli renklerle boyanmış bez tuzak.


ala

1. Şaşma, hayret bildirir ünlem. 2. Al, al ya, al sana, al işte anlamlarında: Kalemini buldum, ala bir daha kaybetme.


ala

Hala.


ala

Küçük heykel yapılabilen bir çeşit beyaz toz.


ala

Avcıların, av hayvanlarını yuvalarından çıkarmak veya çevrelerine toplamak için kullandıkları müzik aleti.


ala

Emekli.


ala

Çit.


ala

Belki: Alâ Ahmet gelir.


ala

Ahlâksız, ara bozucu, dönek, uğursuz adam


ala

Üzüme düşen ben.


ala

Karla örtülü yerde açıkta kalan toprak parçası.


ala

Al karışık, allı: Ala keklik gibi sekiyor.


ala

< ET ala: alaca; al, kızıl, kıpkırmızı, kıpkızıl. || ala ganda galmak: ağır yara almak; al kanlar içinde kalmak


ala

Ağlamak


ala

1. Ela. 2. Alaca


ala İng. ala, wing

1. Kanat şeklinde uzamış bir yapı. 2. Baklagiller familyasına ait türlerin çiçek kısımlarından biri. 3.Bazı meyve ya da tohumların rüzgârla dağılmasını sağlayan zarsı uzantı. 4.Kemik üzerindeki kanat benzeri uzantı.


ala İng. trick

Dinleyenleri eğlendirmek amacıyla düzenlenen, içi kurnazlık ve dalaverelerle dolu olan bir tür düzmece anlatı, bk. halk alası. krş. masal, öykü.


ala, alış, alma

tesellüm, kabz, ahz ü kabz.


ala İng. ala

anat. Kanat.


ala

Avcıların, gizlenme kümelerinin önüne gerdikleri örtü. (Kızılağaç, Gedikli, Çatak, Gökmenler *Saimbeyli -Adana)


ala (I)

Ela.


ala (II)

Alaca, karışık renk.


âlâ Ar. a¤l¥

sf. (a:lâ:) İyi, pekiyi: “Beni Konya Lezzet Lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti.” -H. E. Adıvar.


Ala Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış.Cinsiyet: Kız 1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış.


Ala

(< Ar. Allâh) Allah


Ala

bk. alanin


ala için benzer kelimeler


ala, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca, a harfi ile başlar, a harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'a', 'l', 'a', şeklindedir.
ala kelimesinin tersten yazılışı ala diziliminde gösterilir.