alañ

alañ

Ekili tarlada ürün çıkmamış, boş yerler: Tarlanın yarısı alan galmış.


alan

a. 1. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2. Orman içinde düz ve ağaçsız yer, düzlük, kayran. 3. Yüz ölçümü. 4. Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer. 5. mec. Bir çalışma çevresi: “Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır.” -N. Ataç. 6. fiz. İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası: Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı. 7. sin. ve TV Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü. 8. sp. Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların yapıldığı yer, saha.


alan

1. Açıklık, düzlük yer: Atlar alanda yayılıyor. 2. Etrafı tepelerle çevrili çukur yer, koyak. 3. Orman içindeki düz ve ağaçsız yer. 4. İki tarla arasındaki sınır. 5. Kır, ova: Alanlar yeşermeye başlamış. 6. Dışarı, açık, ortalık, yer: Aldığını yerine koy, alanda bırakma. 7. Çayır, çimenlik. 8. Ufuk. 9. Ekilen tarlalarda tohumun bitmediği yerler: Bu yıl ekinlikler hep alan kaldı. 10. Yıkılmış veya yarım bırakılmış ev. 11. Değirmende tahılın ilk döküldüğü yer.


alan

Orman içindeki düzlük yer


alan

Orman içinde düzlük saha


alan İng. area, field

Bir tutanakta, özel bir veri türüne ayrılmış belirli bir bölge. En küçük mantıksal veri saklama birimi.


alan İng. area
alan İng. field
alan

bk. etki alanı


alan İng. field

Bir özdeğin, bir mıknatısın ya da bir elektrik yükü'nün çevresinde uyarılan kendini kuvvet etkisi ile belli eden yönleçsel, doğabilimsel nicelik.


alan İng. arena

1. Roma imparatorluğu döneminde açık havada yapılan gösteriler için yapılmış geniş, çoğu kez değirmi biçimde oyun yeri. 2. Seyircilerin ortasında oyun yeri olan çevreli tiyatro'nun büyüğü.


alan İng. ring, arena

Bir sirkte gösterilerin yapıldığı alan.


alan Osm. meydan

1. Güreş karşılaşmalarının yapıldığı yer. 2. Yağlı güreşin ve karakucağın yapıldığı yüzeyi çimle kaplı toprak yer.


alan

sâha.


alan İng. square

Anıtların, tarih yapıtlarının, önemli yapıtasarcılık yapıtlarının çevresinde ya da yakınında, genellikle taşıt dolaşımına açık tutulmayan, herkesin oturup dinlenmesine elverişli duruma getirilmiş, dileyenlerin, gereğinde siyasal toplantılar da yapabilecekleri genişçe düzlük.


alan İng. domain

(I) Bir ilingesel uzayda açık ve bağlantılı olan altküme.


alan

(II) bk. yüzölçü.


alan İng. area

(...)


alan Osm. saha

(matematik)


alan Osm. saha

(fizik)


alan İng. field

Birtakım güçlerin etkin oldukları yer.


alan İng. field

TV. Çerçevenin en üst satırından en alt satırına kadar yatay taramanın tümü.


alan İng. field (of sharpness), focal field, limits of definition

Sinema/TV. Bir alıcı merceğinin seçik bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve enin tümü.


alan İng. arena

1. Eski Roma açıkhava gösterisine özgü geniş yer (elips biçimi). 2. Seyirciler ortasında bir oyun yeri.


alan İng. court

Alantopu oyununun oynandığı, boyu 23,77 m. eni tek oyunu için 8,23 m., çift oyunu için 10,97 m. olan dikdörtgen biçimindeki yer.


alan İng. field

Bir araştırma konusu ya da sorununun taşıyıcısı olan ve belli ayrıtları bulunan gözlem birimlerinden oluşmuş araştırma evreni ya da bu evrenin içinde gözlendiği gerçek yaşam bağlamı.


alan

Açık, düz yer, meydan.


Alan Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2. Orman içinde düz ve ağaçsız yer.3. Ülke alan, fetheden, fatih.


Alan

Samsun ili, Asarcık ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.


alañ için benzer kelimeler


alañ, 4 karakter ile yazılır. Ayrıca, a harfi ile başlar, ñ harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'a', 'l', 'a', 'ñ', şeklindedir.
alañ kelimesinin tersten yazılışı ñala diziliminde gösterilir.