dolgun
sf. 1. Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış: Dolgun yastık. 2. Şişmana yakın, balıketinde: Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu. -B. Felek. 3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.): İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş. -A. Ş. Hisar. 4. Şişkin: Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor. -A. Ümit. 5. mec. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu: Müftüye karşı adamakıllı dolgundu. -R. N. Güntekin. 6. mec. Birbirine uyan, uyum gösteren: Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar. -B. R. Eyuboğlu.
dolgun Fr. Pleine
dolgun Fr. Plérotique
dolgun Fr. Engorgé
dolgun Fr. Étoffé, ée
dolgun
bk. kalın
dolgun için benzer kelimeler
dolgun, 6 karakter ile yazılır. Ayrıca,
d harfi ile başlar, n harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'd', 'o', 'l', 'g', 'u', 'n', şeklindedir.
dolgun kelimesinin tersten yazılışı nuglod diziliminde gösterilir.