kör
sf. 1. Görme engelli: Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür. -N. Cumalı. 2. Keskinliği yeterli olmayan: Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu. -İ. H. Baltacıoğlu. 3. Az aydınlık veren: Sahanlığın üstünde bir kör kandil yanıyordu. -H. R. Gürpınar. 4. Kötü: Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı. -Y. K. Beyatlı. 5. mec. Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan: Kör sokak. 6. mec. Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan. 7. mec. Duyarlığını yitirmiş: Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur. -A. Ş. Hisar.
kör Fr. Aveugle
kör
Tahıllarda görülen sürme hastalığı.
kör
Sin, gömüt.
kör
Kullanılmış, eski pamuk.
kör
bk. sürme.
kör İng. blind
Hiç görmeyen ya da bütün düzeltmelere karşın iki gözündeki görme gücü, onda birden aşağı olan, bu nedenle eğitim ve öğretim etkinliklerinde görme gücünden yararlanamayan kimse.
kör
Mezar, kabir
kör için benzer kelimeler
kör, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca,
k harfi ile başlar, r harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'k', 'ö', 'r', şeklindedir.
kör kelimesinin tersten yazılışı rök diziliminde gösterilir.