yerli
sf. 1. Taşınamayan, başka yere götürülemeyen: Yerli dolap. Yerli sedir. 2. Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan: Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu. -B. R. Eyuboğlu. 3. Belli bir bölgede yetişen, otokton: Yerli muz. Yerli meyve. 4. Bir yerin ilk sakini olan, otokton. 5. Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan: Daha önceki gidişinde kendini yerli halka sevdirmişti. -E. C. Güney.
yerli Fr. indigène
yerli Fr. Aborigène
yerli Fr. Local, le
yerli Fr. Naturel
yerli
1. Tümü, hepsi. 2. Tümden, büsbütün: Hasan bu köye yerli gelmiyecek. 3. Hiç: Cebinde yerli para kalmamış.
yerli İng. native
yerli İng. aborigin
İlkel diye nitelenen halkların ve toplulukların üyeleri.
yerli İng. indigenous people
Denizaşırı ülkelerde sömürge kurma dönemlerinde, dışardan gelenlerden ayırt etmek için, o ülkenin asıl halkından olan kişilere verilen ad.
yerli Osm. sekene-i aslî
(coğrafya, jeoloji)
Yerli
Çorum ili, İskilip ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Yerli
Samsun ili, Terme ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
yerli için benzer kelimeler
yerli, 5 karakter ile yazılır. Ayrıca,
y harfi ile başlar, i harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'y', 'e', 'r', 'l', 'i', şeklindedir.
yerli kelimesinin tersten yazılışı ilrey diziliminde gösterilir.