boy

boy

(I) a. 1. Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık: “Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi.” -Ö. Seyfettin. 2. Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, en, genişlik karşıtı: Kitabın boyu. Tablonun boyu. 3. Uzunluk: Yılanın boyu. 4. Kumaş için ölçü: Bu elbiseye iki boy yeter.

II) a. top. b. Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan: “Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar.” -O. S. Orhon.

III) a. esk. “Özlü, güzel sözler söyledi” anlamında kullanılan boy boyladı, soy soyladı özlü sözünde geçen bir söz.


boy

karşıtı: “Burası hangar genişliğinde bir üst kat.” -A. Ümit.


boy Fr. Stature
boy Fr. Taille
boy

1. Yem olarak kullanılan, çemen yapılan burçağa benzer bir tahıl çeşidi. 2. Çökeleğe katılan kokulu bir ot.


boy

Parça, kere, miktar: Biboy geldim bulamadım.


boy

Aman, usandım anlamına gelir.


boy

İri ve zehirli örümcek


boy

Yemlik bir bitki


boy

Kere, defa


boy

Bu defa


boy

Endam, boy // boy bos: boy pos


boy İng. size

Herhangi bir veri öğesinin ya da veri yapısının uzunluğu, örn. tutanak boyu; uzunluk.


boy

bk. yükseklik


boy

Yağlı güreşte ve karakucakta güreşçinin ağırlığına, gücüne, tekniğine ve yaşına göre güreşmesi gereken bölüm.


boy İng. clan, sip, gens, lineage

Bağlı oldukları atasoyla birlikte aynı düşsel atadan türediklerine inanmanın bir sonucu olarak birbirlerini kansal akraba sayan, bu nedenle aralarında evlenmeyip dışevlilik yapan, tüm toplumsal ve ekonomik ilişkilerini tekyanlı akrabalık adı verilen babayanlı ya da anayanlı yöntemlerden birine uygulamak zorunluğunda bulunan bireylerin oluşturduğu geleneksel toplum, bk. atasoy, içevlilik, dışevlilik, tekyanlı akrabalık, babayanlı akrabalık, krş. ikiyanlı akrabalık.


boy Osm. sath-ı mail

(eğik düzlem) (fizik)


boy İng. 1. size, gauge, width, film size (gauge, format, dimension), raw stock dimension, format, 2. screen size, size of the picture screen

Sinema 1. Herhangi bir filmin, iki kenarı arasında kalan uzunlukla yani eniyle belirtilen büyüklüğü. (Belli başlı film boyları şunlardır: 8 mm, büyük 8, 9,5 mm, 16 mm, 35 mm, 70 mm. Film alıcı ve göstericileri de bu boylara göre belirlenir). TV. 2. Bir televizyon almacının, görüntülüğünün köşegen uzunluğuyla belirtilen büyüklüğü. (Bugüne değin ölçün bir televizyon boyu belirlenmemiştir. Çeşitli ülkelerde, genellikle en küçükten en büyüğe doğru sıralanan başlıca boylar (köşegen uzunlukları) şöyledir: 7,5 cm, 13 cm, 28 cm, 32 cm, 36 cm, 41 cm, 43 cm, 44 cm, 48 cm, 51 cm, 59 cm, 61 cm, 63 cm, 65 cm. Bu boylar, genellikle, cep televizyonu, el televizyonu, taşınabilir televizyon, salon televizyonu olarak kümelendirilir. En çok kullanılan boylar 44 cm, 51 cm, 59 cm, 61 cm'dir).


boy İng. tribe

Aynı dili konuşan ve başka ekin öğelerini de paylaşan birkaç oymaktan, obadan, soptan kurulu ilkel toplum.


boy

1. Dede Korkut'ta öykülerden her biri ("Boy boyladı, soy sovladı. Bu boy senin olsun dedi" biçimlerinde geçer). 2. Bir halk öyküsünün değişik söylenişlerinden her biri. Köroğlu öyküsünün 24 boyu vardır.


boy (II)

Bir aşiretin kollarından her biri.


boy (III)

Beden, vücut.


bôy

Şaşma, korku, pişmanlık, beğenmeme, öfke, acıma bildirir ünlem.


Boy Köken: T.

Cinsiyet: Erkek 1. Bir aşiretin kollarından her biri. 2. Uzunluk.


Boy, (IV)

Derece, mertebe, ayar.


Boy (I)

Tohumu pastırma çemeninin yapılmasında kullanılan bir bitki.


boy için benzer kelimeler


boy, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca, b harfi ile başlar, y harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'b', 'o', 'y', şeklindedir.
boy kelimesinin tersten yazılışı yob diziliminde gösterilir.