salt

salt

sf. 1. İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak: “Çelişkileri salt geleneklerin, törenin, eğitimin bir sonucu saymışızdır.” -A. Ağaoğlu. 2. fel. İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı. 3. zf. Yalnızca: “Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı.” -N. Cumalı.


salt Fr. Absolu
salt Fr. İdiopathique
salt

Deli.


salt

Tatsız, yavan.


salt İng. absolute
salt İng. pure

1. İçine, kendisine yabancı başka hiç bir şey karışmamış olan ; arı. 2. Uygulamayla ilişkisi olmayan bilimler. (Ör. salt matematik.) 3. Başka bir yetiye bağlı olmayan. (Ör. Descartes'ta salt anlık duyulara gereksinme göstermeyen, böylece de salt olan bilgiyi sağlar.) Salt us (Kant'ta): Deneyden bağımsız, içinde duyudan hiç bir şey bulunmayan us.


salt, saltık

mutlak.


salt Osm. mutlak

(fizik, kimya, matematik)


salt

Yalnız, sadece.


SALT İng. skin-associatedlymphoid tissue, SALT

Deriyle ilişkili lenfoid doku.


salt için benzer kelimeler


salt, 4 karakter ile yazılır. Ayrıca, s harfi ile başlar, t harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 's', 'a', 'l', 't', şeklindedir.
salt kelimesinin tersten yazılışı tlas diziliminde gösterilir.