derin
sf. 1. Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan: Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. -Ö. Seyfettin. 2. Yüzeyden içeri inen. 3. Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan: Mevlâna gibi derin ve vectli bir insanın elinde ise belki en mütekâmil şeklini almış bulunuyordu. -A. H. Çelebi. 4. Yoğun: Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev. -A. Kulin. 5. Uzun süren: Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi. -P. Safa. 6. mec. Ayrıntılı: Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? -İ. Özel. 7. mec. İçten gelen: Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum. -A. Ağaoğlu. 8. a. Dip: Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde -Y. K. Beyatlı.
derin Fr. Profond
derin
Yayla evciği kurma tahtası. (Kızılca *Bor -Niğde)
Derin Köken: T.
Cinsiyet: Kız 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.Cinsiyet: Erkek 1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
derin için benzer kelimeler
derin, 5 karakter ile yazılır. Ayrıca,
d harfi ile başlar, n harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'd', 'e', 'r', 'i', 'n', şeklindedir.
derin kelimesinin tersten yazılışı nired diziliminde gösterilir.