oynak
sf. 1. Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli: Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı korkuya benzer bir ürperti geçirilir. -S. Ayverdi. 2. Hareket, canlılık veren: Zeybek oynak bir müziktir. 3. Değişken, kararsız: Altın fiyatları oynak. 4. Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız): Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu. -R. N. Güntekin. 5. anat. Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem): Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik... -P. Safa.
oynak Fr. Article
oynak Fr. Jointure
oynak
1. İş bilen (kimse). 2. Sözünde durmayan, güvenilmeyen (kimse). 3. Kararsız.
oynak
1. Yeraltı suları nedeniyle kayan toprak, göçük. 2. Üstü çayır, altı bataklık yer. 3. Arabaların yollarda bıraktığı izler, çukurlar.
oynak
1. Tavşan izi. 2. Genellikle av izi.
oynak
Yeraltı sularının etkisiyle kayan alan: Oynak yerde ev yapılmaz.
oynak
bk. oynar eklem.
oynak İng. articulatio
anat. Eklem.
oynak için benzer kelimeler
oynak, 5 karakter ile yazılır. Ayrıca,
o harfi ile başlar, k harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'o', 'y', 'n', 'a', 'k', şeklindedir.
oynak kelimesinin tersten yazılışı kanyo diziliminde gösterilir.