kuru
sf. 1. Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı: Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. -H. E. Adıvar. 2. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan: Kuru çöl. Kuru tepeler. 3. Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı: Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar. -R. H. Karay. 4. Canlılığını yitirmiş (bitki): Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum? -H. E. Adıvar. 5. mec. Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem: Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın! -H. E. Adıvar. 6. Salgısı olmayan: Kuru öksürük. Kuru egzama. 7. Döşenmemiş, çıplak: Salih Reis, dört kuru duvardan ibaret fukara kapısından gördüğü mavi denize baka baka ölmek istiyordu. -Halikarnas Balıkçısı. 8. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek): Kuru çayla karın doyar mı? 9. Etkisi ve sonucu olmayan: Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. -R. E. Ünaydın. 10. mec. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze: Kuru, zevksiz bir hayat. 11. mec. Akıcı olmayan, duygudan yoksun: Kuru bir anlatım. 12. a. Kuru fasulye.
kuru Fr. Aride
kuru Fr. Sec, sèche
kuru
Saç örgüsü: Ne kadar güzel ve uzun kuruları var.
kuru
Arı kovanı.
kuru
1. Kuru toprak. 2.bk. kuruluk (III).
kuru
Kuru gübre.
kuru
Kurumak
kuru Osm. yâbis
(coğrafya, kimya)
kuru, (kuru yer)
1. Kara, toprak, yer. 2. Boş, faydasız, abes, bihude, nafile, değersiz. 3. Boş, eli boş, mahrum. 4. Yalnız, sade
kuru için benzer kelimeler
kuru, 4 karakter ile yazılır. Ayrıca,
k harfi ile başlar, u harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'k', 'u', 'r', 'u', şeklindedir.
kuru kelimesinin tersten yazılışı uruk diziliminde gösterilir.