dar
(I) sf. 1. İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı: Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım. -A. Ağaoğlu. 2. Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro: Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu. -S. Derviş. 3. Az, elverişsiz, sınırlı: Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz. -A. H. Çelebi. 4. Sıkıntılı: Dar bir gün gelmiş birinden üç beş kuruş almışım, ne çıkar! -M. Ş. Esendal. 5. mec. Yetersiz: Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar. -Y. K. Karaosmanoğlu. 6. zf. Güçlükle, ucu ucuna, ancak: En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler. -M. Ş. Esendal.
dar Far. d¥r
(II) a. esk. İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk.
dar Ar. d¥r
(III) a. (da:r) esk. Yurt.
dar Ar. d¥r
(IV) a. (da:r) esk. Ev.
dar
Küp.
dar
< ET tar: sıkıntı; güç durum; || geç. başi dar(+da) olmak: sıkıntılı olmak || (başi) dara galmak: büyük bir güçlükle karşılaşmak || dara düşmek: maddeten imkânsız kalmak || dar gün: maddi ve manevi sıkıntı içinde olunduğu günler. || dar gün adami: herkesin yardımına koşan kimse || dar vahit: akşam ezanı vakti; akşamın geç vakti
dar
Mısır
dar
Darağacı
dar için benzer kelimeler
dar, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca,
d harfi ile başlar, r harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise,
'd', 'a', 'r', şeklindedir.
dar kelimesinin tersten yazılışı rad diziliminde gösterilir.